"ANNE NE OLUR ÖLME"

Gülnur Yılmaz, annesinin yerini söylemediği için babası tarafından öldürüldü.

Şenel Bozdağ, kendi hayatına dair karar almak istediği için eşi tarafından iş çıkışı kesici aletle yaralandı.

Belma Yavuz, çocuklarının gözlerinin önünde 27 bıçak darbesiyle boşanmak istediği eşi tarafından katledildi.

Tuğba Erkol, hakkında uzaklaştırma kararı bulunan eşi tarafından 3 çocuğunun gözü önünde 20 yerinden bıçaklanarak öldürüldü.

Emel Hac Hüseyin evli olduğu erkek tarafından darp edildi ve ağır yaralı olarak kaldırıldığı hastanede yaşamını yitirdi.

Güldane Y.  hastanede yatarken, boşanma aşamasındaki eşi tarafından dövülüp, başından, kolundan ve yüzünden bıçaklandı..

Emine Bulut ise eski kocası tarafından boğazı kesilerek “Ben Ölmek İstemiyorum” feryadıyla can verdi.

 

“Gider paşa gibi yatarım Emine, sıkıntı değil, ne olacaksa olsun”, “Ben her şeyi onun için yaptım”, “Annesinin canı yansın istedim”, “Namus için pişman mı olunur”… Bu sözler ise bu vahşetin sorumlularına ait.

Sadece Ağustos ayı içerisinde bile 41 kadın, erkek şiddeti ile yaşamını yitişmiş ise sorumlular ve sorumluluklar yeniden gündeme gelmeli ve yeniden değerlendirilmelidir.  Zira artık hiç kimse “Anne Ne Olur Ölme” diye haykıran bir kız çocuğunun çaresizliğine duyarsız kalamaz, kalmamalıdır.

Kadınların sosyal ve ekonomik konumlarını iyileştirmek için sorumluluğu bulunan tüm taraflarca çalışmalar yapılması ve olumsuz göstergelerin işaret ettiği alanlarda reformlar yapılması gerektiği ortadadır. Ancak asıl amacımız insanlık dışı bu davranışları önlemek ve ortadan kaldırmak olmalıdır. Bu noktada ilk olarak devlet ve yargı organları kadına yönelik şiddet ve cinayet eylemlerini önleyici tedbirleri artırmalı, mevcut yasal düzenlemeleri işlevsel hale getirmelidir.

Kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetlerinin önlenmesi adına öncelikle toplumsal cinsiyet eşitliği bilincine varmak ve bu bilinçle hareket etmek gerekmektedir. Kadınların da erkekler gibi birer birey olduklarının, yasal haklar çerçevesindeki kadın erkek eşitliğinin ve bunun dışında kadınların da tıpkı erkekler gibi insan olmakla kazanmış oldukları tabii haklarının olduğunun ve tüm insanlar için yaşama hakkının kutsallığının topluma empoze edilmesi için ciddi çalışmalar yapılmalıdır.  

Kars-Ardahan Bölge Barosu olarak “Namus için pişman mı olunur” zihniyetine karşı topyekûn mücadele edilmesi gerektiği bilinciyle cinsiyet temelli şiddetin sona ermesi için tüm kadınlarımızın yanında olmaya devam edeceğiz.